
Manavgat tatilinden Ankara’ya dönerken, hayat bize ‘sürprizleri sever misin?’ diye sordu. Cevabımız fark etmeden ‘evet’ olmuş olmalı ki, yolun en eğlenceli (!) macerasını yaşadık.
MFÖ’den ilham alarak adını koyduğumuz arabamız Sude, her zamanki gibi keyifle yola çıktı. Cemre ise 7 aylık haliyle arabanın sallantısını fırsat bilip hemen uyku moduna geçmişti. Konya yolunda meşhur yokuşlara geldiğimizde Sude bize ufak sinyaller vermeye başladı. Biz ise ‘bir benzinlik çıkar şimdi’ umuduyla dere tepe yol almaya devam ettik.
Tam o sırada Cemre uyanmaya karar verdi. Tabii ki sadece uyanmakla kalmadı, sesiyle o yokuşları titretti! Hemen sevdiği şarkılar devreye alındı. Arabada klimayı kapatmışız, motor tekliyor, telefon çekmiyor ve biz çocuk şarkıları söyleyerek moral motivasyon ekibi gibi çalışıyoruz.
Yokuşun tepesine çıktık, Sude son nefesini verirken o meşhur ‘bip bip bip’ sesiyle motor arızasını ilan etti. Eşimle tek dileğimiz vardı:
‘Ne olur durabileceğimiz bir yer olsun!’
Ve Sude, bizi sağda bir yere kadar taşıdı. Arabayı kenara çektik, Derin bir nefes aldık ki… burnumuza bir koku geldi. Cemre! 😁 Hemen acil durum ilan etmiştik.
Toparlanmaya çalışırken tam başımızı kaldırdık ki…
Karşımızda koca bir tabela:
‘OTO KURTARMA — 0542 xxx xx xx’
Evet, tam olarak oto kurtarma numarasının önünde durmuşuz!
Ama ne yazık ki ortada bir kurtarma aracı yoktu, sadece umut vaat eden bir telefon numarası…
O an hem güldük hem de kaderin bu ince espri anlayışına hayran kaldık.
Hayat bazen sana plan dışı anlar sunar. Bizim Manavgat dönüşümüz de tam olarak buydu. Yolda kaldık mı? Evet. Stres olduk mu? Fazlasıyla. Ama şimdi dönüp baktığımda, o yokuşta Sude ile, Cemre’nin konseri eşliğinde yaşadığımız bu anı, anlatması en keyifli hikayemiz oldu.
1 Yorum